İyilik ve Cesaretle Ormanı Kurtaran Peri Lila’nın Macerası
|
|
Bir zamanlar, bulutların arasında gizlenmiş ve yalnızca çok özel kişilerin görebildiği büyülü bir orman vardı. Bu ormanda periler, konuşan ağaçlar ve sihirli yaratıklar barış içinde yaşardı. Ormanın en bilge ve sevilen perisi ise Lila adında genç bir periydi. Lila, mor kanatlarıyla ormanın her yerinde uçar, bitkilerin büyümesine yardım eder ve ormandaki canlılara sevgiyle yaklaşırdı.
Orman çok büyük ve güzeldi, ama bir gün hiç beklenmedik bir olay oldu. Ormanın merkezindeki sihirli pınar kuruyuverdi. Bu pınar, tüm ormana hayat veren sihirli suyu sağlıyordu ve kuruması ormandaki her şeyi tehlikeye sokmuştu. Ağaçlar solmaya, çiçekler yapraklarını dökmeye başladı. Periler bile güçlerini kaybetmeye başlamıştı. Ormanın her köşesinde bir sessizlik ve hüzün hâkim olmuştu.
Lila, bu duruma çok üzülmüştü. Ormanın en bilge ağacı olan Yaşlı Meşe’ye danışmaya karar verdi. Yaşlı Meşe, yüzyıllardır ormanda yaşayan, derin kökleri ve bilgeliğiyle tanınan bir ağaçtı. Lila, Yaşlı Meşe’nin yanına giderek, "Pınar neden kurudu? Ne yapmalıyız?" diye sordu.
Yaşlı Meşe, ağır ağır dallarını sallayarak konuştu: "Ah, Lila… Pınarın kuruması, ormanın dengesinin bozulduğuna işaret. Ancak bir umut var. Uzaklarda, Gökyüzü Dağları’nın arkasında kaybolmuş bir sihir taşı var. Bu taş, ormanın kaybettiği gücünü geri getirebilir. Ama bu uzun ve zorlu bir yolculuk olacak. Sadece gerçek cesareti olanlar bu taşı bulabilir."
Lila, ormanın ve arkadaşlarının kurtulması için bu görevi üstlenmeye karar verdi. Cesurca kanatlarını açtı ve Gökyüzü Dağları’na doğru uçmaya başladı. Yolda ona birçok sihirli yaratık eşlik etti. İlk durağı, Işıltılı Şelale oldu. Burada, Lila’yı bir grup kelebek karşıladı. Kelebeklerin lideri, "Neden bu kadar hüzünlüsün, peri Lila?" diye sordu.
|