Erkekler Özgür mü?
|
|
Bugün itibarıyla erkekler aleyhinde var olan en büyük komplo, erkeklerin bireyselliğin, bağımsızlığın ve hür düşüncenin kalesiymiş gibi gösterilmesidir.
Nasıl ki şeytanın en büyük yeteneği, insanları kendisinin var olmadığına ikna etmesiyse, kapitalizmin ve kadınların (hangisinin daha şeytan olduğuna siz karar verin) ortak yeteneği de erkekleri bağımsız olduğuna ikna etmektir.
Oysa erkek sorumluluklarıyla zincirlenmiş olarak doğar. Hayata karşı güçlü olmak, mutlak başarı, duygularını belli etmemek, ailenin nafakasını çıkarmak gibi klişe erkeklik görevlerinin yanı sıra akıllı, dirayetli, soğukkanlı, yaratıcı, iş bitirici, dengeli, sorumluluk sahibi olmak gibi meziyetleri de bünyesinde bulundurmak zorundadır. Bunca yükle boğuşan erkeğin kıyafet konusundaki göreceli özgürlüğü, binlerce liralık ekipman ve outdoor giysisi alarak hak kazandığı 1,5 günlük hafta sonu tatilleri, yıllarca taksitini ödeyeceği için modelini seçme hakkına sahip olduğu bir arabayı sürebilmesi özgürlük falan değil, olsa olsa teselli ikramiyesidir. Erkek, gündelik koşuşturma içinde özgürlüğü için kaç cephede birden savaştığını genelde fark edemez, homurdansa bile "üzerine düşenleri" yapmaya ara veremez; bunların görevi olduğuna ikna ve teslim olmuştur. Saçlar seyrekleşip aklar çoğaldığında ise içinde kalan yaşanmamışlık duygusu ve o "ince sızı" aslında hiçbir zaman özgür olamadığının kafaya dank edişinin verdiği acıdır aslında.
Aile cephesi
Modern zamanlar aileye karşı olan maddi-manevi sorumlulukları azaltmış gibi görünse de aile her şeyden önce gelir. Bekârken anne, baba ve kardeşler bir ilgi odağıyken evlendiğinizde onlara karınız ve müstakbel çocuklarınız eklenir. Her şey onlar için seve seve yapılır; ama ayrılık günü gelip çattığımda nedense kendiniz için ne yaptığınızı bir türlü hatırlayamazsınız.. Bu cephede zafer, dengeyi sağlamaktır.
Okul hayatıDaha ilkokul birinci sınıftan itibaren, hatırlayın, hiç de âşık olunmaz okul denen binaya. O önlüğü giymek, yakayı takmak, her sabah erken kalkmak, söz verilmeden konuşamamak, izin almadan çişe gidememek, öğrenilecek konuları başkasının belirlemesi konusunda çaresiz olmak ruhu örseler, onulmaz yaralar açar. Hiçbir alternatif yoktur, ayakkabı boyamak istemiyorsanız okula gitmek gerekir.
İş hayatıKeşke ayakkabı boyacısı olsaydım dedirten iş hayatı "insan olmak" neyi gerektiriyorsa tam tersini talep eder erkeklerden. Acemiyken angaryalarla boğuşur, yaşamanız için gereken parayı kazanmak için savaşır, entrikaların sebebi veya kurbanı olursunuz. İlkokula başladıktan sonra emekli olana kadar kaç ilkbaharı cumartesi-pazar günlerine sığdırmaya çalıştığınızı hesaplamak ister misiniz?
|