Ne desem, ne söylesem boşuna. Başkalarının senden daha iyi düşünebileceğini hiçbir vakit kabul etmezsin esasen. Vurduğun bir yabani güvercin yavrusu. Yirmi gram et ya çıkar, ya çıkmaz. Hem düşünmediğin bir şey var. Bu yere düşerken kanat sesleri duymuştuk. Herhalde anne güvercindi uçan. Yabani güvercinler bildiğime göre kin tutarlar. Yavrusunu vurmakla asla iyi yapmadın " dedikten sonrasında geriye dönerek süratli adımlarla oradan uzaklaştı.
Batur hemen sonra ağaçlığın kenarında ufak bir ateş yaktı. Buraya gelirken yavru güvercinin tüylerini yolmuş ve iç organlarını temizlemişti. Kuşu pişirmeye başladı. Fakat arka tarafındaki ağaçlardan birinde mutsuz ve yaşlı bir çift gözün kendisini izlediğinin bilincinde bile değildi. Anne güvercin bir taraftan yavrusunu vuran evladı seyrederken, bir taraftan da düşünüyordu:
" Aslen elinde bir çocuğun bizlere doğru yaklaştığını görmesek, duymasak bile hissederiz. Fakat biz kuşlar, ağaç dalları üstünde otururken dalar gideriz. Geçmişi düşünürüz. Hatıralar gözlerimiz önünde canlanır. Doğrularımız, yanlışlarımız aklımıza gelir. Bir çok vakit da hayaller kurarız. Bunlar çoğu zaman tadını damağımızda hissedeceğimiz hayallerdir. Kısaca gerçek olmasını istediğimiz. İşte bu benzer biçimde durumlarda bir sapanın yada bir tüfeğin bizlere doğru nişanlandığını görmemiz veya yaklaşan birinin hışırtısını, ayak seslerini duymamız mümkün değildir.
|