Biricik yavruma uçmayı öğretiyordum. Yavrum oldukca yorulmuştu. Bir ağacın dalına konduk, dinleniyorduk. Etraftaki ağaçlar kuş doluydu ve sanırım bir çok da benim benzer biçimde hayallere dalmıştı. Küt diye bir ses duydum ve yavrumun feryadı ile kendime geldim. Baktım yavrum vurulmuş düşüyordu. Kanatlarımı çırptım ve uçtum. Havada geniş bir daire çizdikten sonrasında olayın olduğu yere döndüm. Çevrede kuş yoktu, hepsi kaçıp gitmişlerdi. Olayın iyi mi bulunduğunu kuşlardan sorar, öğrenirim. Her neyse bırakayım şimdi bu tarz şeyleri düşünmeyi. Yavrumu vuran çocuk kalktı, gidiyor. Gözden kaybetmeden takip edeyim şunu. Evinin nerede bulunduğunu öğrenirim asla eğer olmazsa. "
Batur yolda görmüş olduğu bir arkadaşıyla konuştuktan sonrasında oturdukları apartmanın kapısından içeriye girdi. Oturdukları daire 4. kattaydı. Anne güvercin karşı sokaktaki bir apartmanın çatısında saatlerce bekledi. Akşam olunca odaların, salonların ışıkları yanmaya başladı. Yavrusunu vuran çocuğun girmiş olduğu binanın oda ve salonlarını denetim etmeye başladı. Örtülmeyen yada aralık bırakılan perdelerin arkasından içeri bakıyordu. 4. kattaki balkonun korkuluk demirlerinin üstüne kondu. Şu şekilde bir etrafına bakındı, bir çekince var mı diye. Sonrasında ağır ağır başını pencere tarafına doğru çevirdi. Perdesi kapatılmamış pencereden içerisi rahatça görünüyordu. Ve onu görmüş oldu... tam karşıda oturmuş, tarafındaki birkaç kişiye bir şeyler anlatıyordu. El-kol hareketleri yapıyor, kahkahalarla gülüyor, etrafındakileri güldürüyordu. Onun son aşama neşeli hali içini sızlattı. Bu sahneyi daha çok görmeye dayanamadı, kanatlarını çırptı ve simsiyah gökyüzüne doğru uçup gitti.
Daha sonraki günlerde Batur evlerinin yakınındaki ağaçlıkta sık sık kuş avına çıktı. Fakat şaşkınlık!.. Daima pek oldukca kuşun bulunmuş olduğu bu ağaçlıkta bir tek kuşa rastlayamıyordu. Batur, gene bigün elinde sapanıyla buraya geldi. Çevreden çıt çıkmıyordu, etrafta asla kuş yoktu. Tam yavru güvercini vurmuş olduğu ağacın altına gelmişti ki, ansızın kanat sesleri duydu. Şaşırmıştı. Üstüne doğru dalışa geçen kuşu son anda fark etti. Elleriyle yüzünü kapatması onu yaralanmaktan kurtardı. Kuş çığlıklar atarak derhal ikinci kez saldırıya geçti. Bu hücum birincisinden oldukca daha şiddetli oldu. Kuşun kanat vuruşları birer tokat benzer biçimde yüzüne gelen Batur, sırtüstü yere yuvarlanırken eliyle kuşa sert bir darbe indirdi. Kuşun ilerdeki çalılıkların arasına düştüğünü gören Batur, arkasına bile bakmadan kaçıp gitti. Batur o gece asla uyuyamadı. Yatağında sürekli olarak bir o yana, bir bu yana döndü, durdu. Sabaha karşı şafak sökerken o kuşun kim bulunduğunu ve kendisine niçin saldırdığını anlamıştı.
|